Levha I
topraktan koptu herşey öldürülenler dışında
gittiler.
ayrılıkları için ayin kurup son yağmurlar için yakardıktan sonra
kalan kuşlar için uzun ömürler dilediler
uğultular içinde bıraktılar köyleri
çamurdan,taştan ve sazdan evlerinin arasında
çıplak ayaklar altında binlerce yıl aşınmış taş yollar bıraktılar
arkalarında gittiler.
siyah buruşuk paltoları içinde o anlaşılmaz sureler
anlatıcılar...bilge çocuklara aşkı ve ölümü tebliğ edenler
geceler ve günler süren efsanelerde paslanmış hançerler
paslanmış gerçekler,binlerce yıl toprak altında beklemiş eller
kahredilmiş kahramanlar,anlamlı ölümler ve anlamdışı eylemler
gül bahçelerinde hurafeler söyleyerek gittiler
bahçeler,evler üzerinde,o yabanıl rüzğar gelip yeniden yerleşti
sonra,o zamana kadar bilinmeyen başka adamlar geldiler
susuz ağaçların silüetlerine astılar sevdalı ölülerini
yağmurun yabanıl yıkayışında yalnızlığı ustaca gizlediler
yıkadılar yüzlerini gidenlerin kanlarında
gidenlerin kanlarıyla toza dumana bulanarak gittiler.
şimdi kimse hatırlamıyor eski çocukların gözlerini
eğilmiş ölü başlar üstünde dağınık,kara,ıslaktır bugün gece
onlar gittiler
evlerin ocakları önünde derin ve yaşlı adamların kimsesizliği
hala duruyur
izler var hala,ancak hiç bir geçmişe gitmiyorlar
izler hiç bir yere götürmüyorlar
çünkü şimdiki zamanda gerçek hayat bir zındandır
kendini tutuklamış geçmişi hapsetmiş içinde
nereye gidebilirsin ki?
nereye gitsen aynı ıssızlık dönüp durur kalbinin çevresinde
ağıtlar için yeterince solgun
asur,med ve armen hikayelerinde
ıssızlık eğemen oldu kimsenin sahiplenmediği cinayet hançerlerine
şimdi siyabend delirmiş bir geyiktir dağlarda
mem`se hikayenin zemherisinde üstü betonlanmış bir ceset
onlar gittiler.ve sonra hepimiz gidince
kaldı orada kalbimiz,o tutsak sırtlan,o gögüs kafesinde
sözler bugün çiğnenmiş,hayat bugün feshedilmiştir
yaşamaktan pişmanlık yasasının hükmettiği o mezarlarda
herkesin bir başkasının ölümünü öldüğü o çok kişilik mezarlarda
doğmamış çocuklar dahil herkes terkedilmiştir.
sadece köylerinden,şehirlerinden değil,herkes kendininden
çekip gitmiştir
kayalara sarıldı kaldı kalbimiz,kayalarda kesildi
bir hayata sarılır gibi sarılarak kuru ağaçlara
yeşertmek için gerekli miktarda kanımız kaldı
ana südü gibi helal,su gibi aziz olsun şehadetimiz deyip
söz verdik,yine veririz
geleceğin mavi göklü çocuklarına armağan diye
bakırdan mittani tepsileri içinde kalbimizi
ey sonsuz sevecek olanlar dedik,ayetimiz açıktır
depremi yurt edinen kavim biziz
gerilla yürüyüşü dolaşıyoruz bütün kışlarımızda
dağ eteği evlerinde uzak lambalar şimdi
bütün hayellerimizi birleştirdi kendi doğrultusunda
hayat için kalbimiz dört ırmak olduysa da
hayattan koptu her şey öldürülenler dışında
ah sürüklendi ömrümüz yaralı bir kuş gibi gidenlerin ardından
Hüseyin Kaytan
Hüseyin Kaytan şiirleri