Bir Ankara Gecesi Çığlığı
Sıcacık ellerini tutuverse geçecek üşümesi
Hani bir sonbahar yaprağı gibi savrulmuş yüreği
Yüreğine tutunsa
Cılız atışlarına istim salacak
Gözleri o küstüm çiçekli bakışlarını açacak yavaşça...
Uzatıversen usulcacık ürkütmeden ama
Sokuluversen bakışlarınla uzanıp önce
Tutuversen ellerini o üşümüş duygularının
Çocuğun ...
Sisler içinde bir perdeden geçerken gördü onu
Gerçek olamayacak denli gerçekti yüzü
O denli beyazlamış sıska ve küçücüktü ki
Neredeyse bir çif göz gibiydi yüzü...
Nar kabukları gibi çatlak dudaklı
Doğduğunda kimbilir fındık burunlu
Ama şimdi bir sümüklü böceğe yem olmuş gibi
Dişleri mi(?) yoktular galiba...
Sıcacık ellerini tutuverse geçecek üşümesi
Ama haberi yok bundan
Senin sıcacık ellerin var onun haberi yok
Senin yüreğine tutunacak yüreği bilmiyor henüz
Sevginin varlığına yabancı bir kaldırımdayken o..
Narin çiçekler gibi olması gereken elleri
Tuttuğu güllerden habersiz kapkara ve buruşuk
Koynuna sokmaya çalışıyor annesininki yerine
Belki bilmiyor bir başka bağır olabileceğini bile..
Uzatıversen usulcacık ürkütmeden ama
Uzatıveriyorsun ellerini usulcacık ürkütmeden ama
Sokuluversen bakışlarınla uzanıp önce
Sokuluveriyorsun bakışlarınla uzanıp önce...
Ankara gecelerinden birinde bir çığlık patlıyor
Suratına tükürülmüş yoksulluğun aç çığlığıyla
Kesiliyor yüzün
İncecik bir sızıntı akıyor aşağı
En yakın poliklinik bile uzak hem ne farkeder
Dikseler bile yaranı yüzün yok söylemeye
Yüreğin çoktan bir çocuğun acısıyla kanarken
Gücün yok gitmeye...
Ankara-Herhangi bir tarih
Haldun Hakman
Haldun Hakman şiirleri