Üç Günlük Misafir
O gün bir yaşlı köşkün vuruldu penceresi
Gelen kim diye sordu ince bir kadın sesi
Gelenler bir müjdeli haberin hamalıydı
Bir bohça bıraktılar hediye olmalıydı
Bir çiçekti armağan doldurdu kucakları
`Gül` dedirtti adına kan rengi dudakları
O köşkün sakinleri güle öyle ki düşkün
Üç gündür en nazenin misafiriydi köşkün
Güldü mevsimler boyu gülecekti hesapta
Gülmüyor ağlıyordu yattığı gümüş kapta
Her hıçkırık silerken çizgisini sözlerin
Harcandı damla damla sermayesi gözlerin
Yerini beğenmedi demek ki dedi herkes
Her ağızda ayrı söz her ağızda ayrı ses
Artık ağlamıyordu o nazlı gül solmuştu
Sanki başka diyarın sevdalısı olmuştu
Son gün bir kalabalık geldi `çiçeği verin`
Ayrılık azabını tattılar derin derin
Kavuşmadan ayrılık ölümden daha zordu
Mahzun kadın çaresiz `götürmeyin` diyordu
`Ağlamak çare değil sebep yok hiddet için
`Sizde emanetti bu kısa bir müddet için
`Anlayana üç günden farklı değil üç sene
`Götürmeliyiz artık çiçeği sahibine`
Son uykuya yatmıştı duymadan ilk haberi
Bu ihtiyar dünyanın gencecik misafiri
Belki de şakacıktan doğdu o nurlu çocuk
Dünyayı beğenmeyip giden gururlu çocuk
Tacettin Şimşek
Tacettin Şimşek şiirleri