Bütünleşme
Kız,güneş ışınlarıyla kızarmış denizde saman sarısı saçlarını yıkarken, ardında, kumsalın beyaz kumlarını havalandırarak koşan al atı sezdi.
Rüzgarın tatlı ve hafifi esintisi ensesini okşadı. Ensesinden başlayıp omuzlarına inen, oradan aşağıya, vücudunun derinlerine ve iki yana açılmış kollarına yayılan ürpertiyle, derisi milyonlarca yağmur damlasıyla bezenmişçesine kabardı.
Arkasını kumsala dönük bırakan duruşuyla, ağır ağır denize gömülen bir tanrıçaya benziyodu.
Birazdan görüntüsü yitiverecek gibi, sabırsızca, gözlerine doldurmak istercesine baktı kıza. Yüzyılarca anımsanacak olağanüstü bir görüntünün, belki binlerce yılda oluşmuş çizgi ve renkleriyle gözlerini tıka basa doldurmak istercesine, bakışlarını bir an bile çekmeksizin baktı. Bulunduğu yer ve zamandan kopup, insan düşüne doğru bir gedikten geçti...
Şimdi artık o da kumsalda. Kızın adımlarken bıraktığı ayakizlerin yanıbaşında, al atın nal izlerini görüyor...
Bu kısacık sürede bakışlarının kızdan kurtulması, onu ikiye bölen bir yalnızlıkla, geçtiği gediğin bu yanına doğru itelerken; düş ve gerçekliğin ayrım çizgisinde tutunuyor.
Tutunduğu çizginin her iki yanına, her an ondan kopan slüetleri yürümeye başlıyor. Düş ve gerçeklik sürekli birbirinden ayrılarak, çoğala çoğlaa aksi yönlere dağılırken,aynı zamanda içine doğru bütünleşiyor.
İşte o birgün, böylece, yalnızlığın çoğaldığını keşfederken, kendisiyle bütünleşmeyi de keşfetti.
1981 Ankara
Haldun Hakman
Haldun Hakman şiirleri