Şehre Giren Adam
nerede olanı görüyorum
nerede olan tanrıların yumulduğu suları
sular ki köprulerden öncedir
şimdi beni herşeylerden sonra kılan
köprülerden geçiyorum
köprüler ki sular kuruduğu zaman
hiçlik krallığının elçisidir
kapıldığımız hiçlik duygusudur
tanrıları gözler önüne sunan
demek ki ben
suları Kurutan
birtakım kımıltılar ve bir garip yara olarak
köprülerden geçiyorum
adımlarım yok
dudaklarla coşsun anlatılsın
lehimsizim
vakitlerin ve bir zamanların kirini
sildim sesimden
sesimi de sildim
herkesler denilen cümbüşten
kimsesizim
ben şehre girerken
şehir çatlar
kimsesizliğimden
bir şehir nasıl tarumar edilir
iyi bilirim
bunu iyi bilirsiniz siz leş yiyiciler
iyi bilirim çünkü
saçlarımın rengi bozuk teli kalındır
çünkü saçlarım taranmaz
şehrin etrafını dolanan yollarda
geceleyin
ben şehrin delisi olurum
şehir girilmez olur
aya adamlardan ve kadınlardan uzakta
ne varsa
onun kahkahası vurur
şehre giden yolları
aya bakarak tıkarım
kimseler geçer yanımdan
kimileyin
kimse kim bu diye sormaz
tanıyorlardır onlar beni yüzyıllardır
değil mi ki biri vardır her zaman
sorular dağıtan
gölgesi cevaplarla tıkalı
bir serseridir bu çoğu zaman
gülerler bana
gülümserim bencileyin
kirli bir doğrulmadır gülümsemem
bana biçilen ağrı
omuzlarımı başka bir gölge kılar
kirli bir gülümsemedir doğrulmam
ah ne garip
kendi omuzlarımla savaşmam
sabahlar olur
gövdemi dayayacak bir yer bulamam
saçlarımı tarayabilsem
dinecek olan birşey
akar yakamdan
yakama dik durabilmek
hevesini işleyen gök
erinç içinde orasını burasını açar
sokaklar mağlup adamlarla
şaşar bana
ve ben azgın
şehre girerim
şehre girişim
bir ihtilal dahadır
bir karanfil dahadır
şehre bir karanfili gizlice sızdıranım ben
sövmeye hakkım vardır
söverim
suskun soğuk tenli maşrapalar aydınlanır
ve o maşrapalar
bir köşe başında bir adamı bulandırır
bir çocuğu bir adammış gibi
düşüncelere daldırır
şehir dinelsin artık
ve beni bir haller alsın
bekledim şehri dineltecek olan sırlar
bende biriksin diye
ne varki zaman
beklemek denilen içkiden içtikçe
içimdeki herhangi bir yoldan
herhangi bir üçürüma
gidilir oldu
Mehmet Erde
Mehmet Erde şiirleri