Pelerinli Kadin
köşeden bir kadın geçmişti karanlıkta sessiz ve sükûn o akşam
siyah pelerinini savurdu rüzgarda, rûhuna râm
gözlerinde senelerin verdiği mâtem ve hüzün
bir romanin metni olan bu hüzünlü yüzün
içerisinde mahpus bir kalb atar her dem yeknesak
tüm cem`iyyet hükümlerini ardısıra bırakarak
sanki gecenin karanlığında nûrâni bir şelâle gizliydi
birçok kederin güzelliğini saklardı o derin gözleri
hayata ve iştiyâk duyduğu her hissî ve kalbî delâletlere
güneşin geceye diktiği duvar gibi çekti seddi tüm hıyanetlere
ne fırtınalar ne arz alâmetleri akar baktığı yere kusarak
âfetler peydâh olur, zelzeleler, şimşekler iner hep susarak
her adımında firarî bir isyan çığlığı mevcuddu
firardan sonraki insanî değil afedî bir vücuddu
suratına çarpan her yağmur zerresinde bir adım atarak cesaretle
adım adım tükenen zamanın buğusundan kaçıyordu sükûnetle
rûhî ve cem`iyyet mes'elelerini fikretmiş melekesinde bu kadın
bir kadın şûhaniyyetiyle değil, peygamber ismetindeydi zamanın
caddelerin ve sokakların tâklı, ışıklı manzaralarında
servilerle dolu mezarlık karanlığını hayâl ediyordu bu arada
cem'iyyetin idraksiz reddettiği aşkın ve iştiyâkın vahdetini
birbirlerine sûitefehhüm ile merbût, idraksız tesniye, zannederlerdi
tüm rûhî hercümerçlere isyan ile yürüyordu caddede
Mecnûn`u beklemeden, Mecnûn`a gidiyordu tüm iffetiyle
cem`iyyetin hasretle beklediği, cehl ile unuttuğu bu kelimeyi
ağzını doldurarak haykırmak istiyordu, ifşa ederek kendini
nedir bu memâta gark olmuş iffet kelimesindeki sır
maatteessüf, rûh cem`iyyete, cem`iyyet nâmusa sağır
ferdenferd senelerdeberi mâlum feryâd-ı fîganı fehmederdi
değirmenlere saldıran tecessüsünü ilan ise vazifesiydi
ziyân oluşunu görmesi, müennes köleliğinin sırrında saklar
ne emeller ki ziyâsından vazgeçip, hain maksatları paklar
II
ebeveyninin elinde oyuncakken tüm kader ve kaza
siyah pelerinini savurduğu o meş`um sokakta
reşitliğin verdiği mâkus hürlüğü hissetti o ân
ne büyük bir mahkûmiyyet bu, ne büyük bir zan
nice ademoğlu, hür sanırlarken kendilerini ilelebed
farkına varamadılar, bu hürriyyet değil, mahkûmiyyet müebbed
bir rûhun üç buudda mahpus sıkışıp daraldığını bilselerdi
âk-u pâk rahmetin görürlerdi üzerlerine yağdırdığı çirkefi
pis ve âdi sancıyı anlarlardı, ne denli dehşet, ne denli vahşet
rûhu bir fırsatta bırakmak isterlerdi, bedene çekip set
tüm tahayyüllerin önüne set çeken o korkunç hakîkat
görünende değil de rüyâdaki hakîkattedir şatafat
her adımında anlayamadığı bir hürriyyet ile içi doluyordu
neydi bu hürriyyetten kaçarken bulduğu hürriyyet diye soruyordu
köleliğin verdiği efendilik hissiyle kendini sanırken efendi
efendilikteki köleliğin haşmetiyle köleliğe rücû etti
ne efendilik ne de kölelik taleb etmişti kimseden o oysa
zindanda hür olmak istiyordu, bir âmânın elinde âsâ
ruhun her türlü şahsiyyetsiz sergüzeştinden gına gelmişti
nûr ile doldurmayı arzu ederken katran ile doldu hep sepeti
bir an tereddüd geçirdi, var mıyım ben, yok mu yoksa
kaderin çirkef oyunu mu bu, bana mı her cilve revâ
ben de beşerim, diyordu, hudutsuz ruhun lisaniyle
hudutları, setleri kim çekti bu zifirî gecede
ne zaman ruhumla sükût etsem sırtımdan bıçaklar beni
çıkar beni buradan, sensin benim kukla gardiyanım derdi
muhabbet ile ruhun cem`iyyette râbıtasına baktım hayatım boyunca
rûhumu cem`iyyetten ağyan eden bedenimi gördüm soyununca
bir kin ile baktım ben ayaktan başıma kadar bana
cem`iyyetin ferdini gördüm, ferdimin cem`ini bulunca aynada
siyah pelerinimi giydimdi işte o ân, dedi
çıplak geldi bu dünyaya, çıplak gideceğini zannetti
bu zanla mutâbık olduklarını görerek o zaman
rûhuyla ayrılacaktı o gece, şimşek, fırtına, boran
tüm cem`iyyetten bîhaber, Hakk`ın rûhiyle cem` olsun talebi
o gece tabiatın tüm âfetlerine karşı galebe ilan etti
köşeden siyah peleriniyle geçtiği o akşam çeşminde
bir damla kırmızı şebnem belirmişti, bedeninin hükmünde
son telakkisiydi bu iffetli rûhun cem`iyyete mâtem tutturan kadının
cem`iyyet haber alınca hercümerç oldu bu izzetinefis kurbanının
yok olduğunu duyduklarında terennûm ettiler hep bir ağızdan matemle
o diri cerîhadan kan yağdı tüm gece arştan arza metânetle
...
bazısı fehmeder, ne kadar sürç-i lîsan olsa da, iste o âkil
kimi de şahsını âkil zanneder, işte o da câhil...
Chid Saf
Chid Saf şiirleri