Plaronik
Çalar saate uzandı yatağından, kapattı.
Saat: 06-30...
Kahvaltısını hazırlamaya koyuldu.Bir dilim ekmek, sonra çay, fazla bir şey yiyemeden kalktı masadan, tek kalmış sigarasını yaktı..Hava oldukça soğuk diye düşündü, bakınca pencereden.En kalın gömleğini giydi.Hasta olsa kim bakardı ki Ona, siyah paltosunu ve siyah kaşkolünü de aldı.Kapıdan dışarı yine kaçar gibi çıktı.Sanki kovalayan bir şey vardı Onu...
Çamurlu yolda çapraz hareketler ile yürüyordu.Yanı başında ki yoldan apansız ve hızlıca geçen arabalar Onu korkutmuştu.Üzerine çamur sıçratabilirlerdi.Bu yüzden kaldırımın en sağından yürüyordu...
Burnu soğuktan kızarmıştı.Sökülen eldivenlerini de giymediğinden tırnak uçları morarmaya başlamıştı.Ellerini ağızına tutup sıcak bir nefes verdi.Sonrada adımlarını hızlandırdı.Paltosunun sol kolunu hafifçe sıyırıp saatine baktı..
Saat: 07-50...
?Bu gün oldukça erkenciyim? diye geçirdi içinden..Aniden durdu.Bir şey anımsamıştı. Paltosunun üst düğmesini açtı.Sağ elini arasından sokup gömlek cebine dokundu..
Gülümsedi..Dün gece içkiliyken yazdığı şiir, salya sümük ağlayışı geldi gözünün önüne,
Utandı..Yürümeye başladı yeniden..
?Platonik bir aşk? diye düşündü ?bu benim ki? gülümsedi...
Duvarın önünde onu bekleyen çiçekçiyi gördü.Selamlaştılar...Çiçekçi çoktan hazırlamıştı bile bir demet fulya'yı...
Hava iyice soğumuştu.Kapıdan ürkekçe geçti.Ağaçlar havayı iyice karartana kadar yürüdü.Rüzgarın uğultusu kulaklarında patlıyordu. ?Çocukken ne kadar da çok korkardım?dedi içinden. Gülümsedi..
Dar ve uzun bir mermerin önünde durdu.Yüksek sesle selamladı.Paltosunun düğmesini açtı.Şiirini çıkardı.Paltosu rüzgarda durmadan havalanıyordu.Fulyaları mermerin tam önüne bıraktı.Şiiri okudu, koluyla gözlerini sildi.Kağıdı toprağa gömüp arkasını döndü ve koşarak çıktı kapıdan...
Çamurlu kaldırımın solunda durdu.Paltosunun düğmelerini kapadı.Koşarak çıktığı yere doğru bakıp ?Seni seviyorum? dedi usulca, ve yürüdü gözden kayboluncaya kadar...
28.01.98
Kadıköy Pasajı
Ömer Yılmaz
Ömer Yılmaz şiirleri