Kordon'da Akşam Çayı ve Rosa'nın Elleri
?Sezai Karakoç'a?
Çay kokusu, keman sesi,
Kör adam, köz ve duman
Pörsük kırmızı bir aksam.
Her şey bir o kadar anlamsız,
Bir o kadar hüzzam.
Kendimi katınca, değişiyor çehresi
Yarılıp içinden çıkıyor şehrin
Sönük bakışlı bir nar tanesi.
Ya da;
İzmir'i dişliyor, elinde tiner
Lağıma düşmüş bir tarla faresi.
Bin yıl eziyor yüreğim,
Bin adam kadar büyüyor çaresizlik.
İçtiğim çay değil,
Anılarını unutan şehirlerin
Anasız yüzü.
Deminde tas plaklar dönüyor.
İçimde bir yetim gülüyor.
Bir yetim gülerken
Olana bitene,
Bin yetim de sövüyor.
Ve inadına severken nasırlarımı
Ve öperken
Keskinleşen vicdanımı?
Kanırtılmış yürekli kızların
Aşkımı bayrak yapası geliyor
Biliniyor alnımdan sızan yazgım değil
Çocuklarım bana taş atıyor
Korkuma dayanak
Efsaneler ayartıyorum
Bıçkın sesler çalıyorum mısralardan
-Fazıııl..! nerede ölümsüz gerçek?
Neredesin diyorum
Köleleri boğduran şair
Neredesin
Hüznümün efendisi
Neresi bu
İzmir?
II
Seslerden dirilmek nafile
Sözün hükmü ne..?
Ürperten bir derinlik bendeki
Kelebekten bir savaşçı öfkesi
Sanıyorum bu küçük dalgalar
Bir küheylan yelesi.
Alt tarafı üç kulaç su?
Uçurumlaştıran onu
Beynimdeki yasak çiçek,
Ve çiçeğin mahrem yerleri.
Esmerleşince öteki yüzüm,
Üşüyünce gelecekleri
simitçilerin
Can tanelerimden korkunca,
Korkunca uçurumumdan
Yalnız senin
Ellerinden tutunuyorum.
Bu makyajdan çürümüş şehire inat.
Oysa ellerin,
Ne kadar kaygan ve terli.
Ellerin ne kadar hayat?
Bile bile, öpüyorum ellerini
Bir intiharla gerdeğe giriyor gibi.
Kordon'da aksam başka eskimekte
Biliniyor Rosa'nın elleri
Körfezin dibinde çiçek ezmekte?
Şahan Çoker
Şahan Çoker şiirleri