Çözümsüz Şehir
Olmuş olan kader bağlarıyla,
Birde çözmeye başvurduk bunu.
Çözerken içimizde hiç bilinmeyen denklemleri,çözümsüzlükleri
Kimbilir,
Belkide tebeşir tozlarının kurbanı olduk,
Biz sevdaya vurulduk,
Sevda vurdu bizi canevimizden.
Amansız bir yarıştı ki bu,akıttık kan dolu gözyaşlarımızı
Haykırırken içimizdeki onca suskunlukları,
Kimse duymadı bizi...
Karanlığa gömülmüştü,fikrimizin katilleri
Biz bir sevdayı yok edecek kadar gaddar değildik
Sevdaymış gaddar olan yok olup gitti.
Bir şehir çöktü üzerimize olan ağırlığıylada,
Yinede pes etmedik.
İstanbuldu yıkan bizi
``Seni seviyorumlar``,``senden ayrılamamlar`` tükendiğinde
Dilimizin bağlandığı yerdeydik.
Haykırdık olanca gücümüzlede,
Birbirimizden başka kimse duymadı bizi,
Suskunluklardı,yokeden sevgiyi.
``Beni bekleyen bir şehir var gitmeliyim``dediğinde,
Nasılda kıskanmıştım o şehri
Ve nasılda tiksinmiştim o şehirden.
``Gitme`` diyemedim,diyemezdimde hakkım yoktu buna.
Yarası kanayan bir resimsin duvarımda,
Susan bir anısın sadece...
Olmuş olan kader bağlarıyla,
Çözmek için vakit harcamıyoruz şimdi;
Denklemleri,çözümsüzlükleri.
Adını sır gibi sakladığım,adına şiirler yazdığım şehir.
Şimdi kimin umurunda üç ve üçün katları,
Ya da altmışlı sayı sistemi.
Okul sıralarında bıraktığımız bir gençlik alfabesiydi ki!
Sustuk.
Dilimizin tükendiği yerdeydik.
Bir şehir çöktü üzerimize de,biz uykulara daldık.
Korkar oldum karanlıktan,
Sana gelmek istiyorum uyandır beni İstanbul...
(Ekim/1998/Bursa)
Saadet Kızıl
Saadet Kızıl şiirleri