Gökhüznümün Ebemkuşağı
İp cambazları,
kılıç yutanlar,
ergen kız bozması dansözler,
yeniyetme cepçiler
üç halka yirmibeşciler,
ne alırsan elliciler,
dondurmacı Feti,
tulumbacı Faik,
Saraylı şekerci Eşem,
daha adını sayamadığım bir dolu anı yumağı
panayır yeri gibi gönlüm
şiir dileniyor herkes
zor zamanlar için
başta
ben...
gece yarısı ama tam gece yarısı
01.Kasım.1999'u bitiren gece yarısı
terleyen
ve
tekleyen avuçlarımda buluyorum umudu:
?Görüyordum kedilerden bakınca
Sonbahara yatkındı yüzün
Denizi seyrederken boğulmaktan korkuyordun
Hissediyordum deniz de senden çekiniyordu
Henüz anlamıyordum
Yaşım sana tutmuyordu.?
diyen mahcup bir eda
saklanıyor gün ışığından
ve
düşürüyor aklıma
şiir tadında
bir zaman
parçasını,
alev alev ellerim
yazmasam
tutuşacağım!..
Yıllar önce,
Yevtuşenko ile tanışlığımın ala sıcaklığında
?Yarım almayacağım, hayır!? diye yazan
sayfasına sakladığım
kurumuş çınar yaprağına
düşmüştüm
o
umut
dolu
dizeleri:
?şiir yaşım tutmuyor ölümü yazmaya
şimdilik; ölümün adı: zaman?
evet
hem de boşluğa söylenen bir evet ile
E ? V ? E ? T
yolculuk niyetinde değilim
ama
ardım sıra dökülüyor
parmak aralarından sızan avuç dolusu
yağmur suyu gibi
denizlere
yüklediğim
anlam...
Kavafis'in şehri gibi
bırakmayacak beni bu hüzün
bi anlasalar
bi anlasalar
yaşım değil
hüznüm
büyük
benim...
sırf ve yalnız ?dokunmak? için değil elbet
bunca emek,
bunca tortu,
bunca soğuk...
dudaklarının arasına sakladığım deniz
çağıldasın
çağıldasın artık...
ya ne diyordu:
?Yazık oldu Süleyman Efendiye? mısra-ı mübdii
?Beklememek beter beklemekten?
es,
es,
aşk ile
bir daha es...
şimdi bütün şairleri
gökhüznüme
ebemkuşağı yapıyorum
siyah beyaz fotoğraflar gibi
yüreğimin cam kenarına
ters yüz ederek asıyorum
anılarını...
Nevzat Tekin
Nevzat Tekin şiirleri