MÜNÂCÂT II
I
Bir aşkın ışık yüklü kervânına katıldım;
Varlık huşû içinde tevhîdin nağmesinde!..
Bahtımın ellerinde, ilden ile atıldım;
Yanan yüreğim kaldı, ebedîn çeşmesinde!..
II
Yâ Rab sisler mi sarmış gökleri, yeryüzünü?..
Ölüm, hayat iç içe, rüyâ içinde rüyâ!..
Tâ Adem'den bu yana açmadı can özünü;
Hasretin gözyaşında arınan yalan dünya!..
Âlemlerin özü mü, nûrunla can bulan can?
Kudret elinle verdin bu eşsiz saltanatı!..
Bir sevdâ ocağında nasıl devreder devrân?
Nasıl fehmeder insan, bu mükemmel san'atı?!..
Ahde vefâ eyledim, sözüme özüm kefil;
Öteler ötesini tutsun bu aşk, bu umut!..
Halvete düştü gönül, benliğim bende değil;
Bir ummana gark oldum ne sınır var, ne boyut!..
Sana açtım elimi, ?oku? dedin, okudum;
Her zerremin esrârı bir âlemdir içimde!..
Bir ömrü soluk soluk, ilmik ilmik dokudum;
Yıkanan yüreğimdir, kan ağlayan göçümde!..
Sesim, sözüm zikrinle yağarken ufuklarda;
Niyâzım kanatlanır, secdede arşa değer!..
Her acıya taş basan, gam yüklü doruklarda;
Nice can, can yoluna baş koyar, boynun eyer!..
Hakîkat ikliminden söken her bir seherin;
Al tülüne beledim derdimin ağrısını!..
Emânetin içimde, sırtımdadır Mahşerin;
Bezm-i elest'te duydum,vuslâtın çağrısını!..
III
Bir tutsam aşk elinden nura dolmuş geceyi;
Bitmeyen çilelerde ben dedim, benden kaçtım!..
Bir çözsem, çözebilsem can denen bilmeceyi;
Bu sevdâ çöllerinde kök saldım, çiçek açtım!..
IV.
Çağların derdi sinmiş gül yüzlü âh u zâra;
Bu hicrân ocağında erisin onca zulüm!..
Nerden, nasıl giderim özlediğim diyâra?!..
Bir gönül coğrafyası doğranmış dilim dilim!..
İçi yanmış gözeden, kandım, yandıkça kandım;
Bu mudur âb-ı hayat, bu mudur ölmez ölüm?!..
Yâ Rab, senin kapında yalnız sana dayandım;
Kadere mahkûm olmuş can özümde bin düğüm!..
Sen ey Kerem sahibi, rızânla ümitlendim;
Denk eyledim yükümü büyük hesap gününe!..
Bu kulluk ekseninde rahmına kilitlendim;
Yoksa can dayanır mı bu gönül sürgününe!?..
Yâ Rab bildim sen varsın her solukta, her seste;
Gafletin bedeli mi başıma çöktü zaman!?..
Bir ömrü ötelere bağlayan her nefeste;
Kul oldu dile düştü, bu sırattan ince can?!..
Rengini gülden alan, bu sessiz gözüm yaşı;
Hicretin bestesidir yaralı goncalarda!..
Zamanın ellerinde mum oldu sabır taşı,
Can ipliğim tutuştu bitmeyen gecelerde...
Yâ Rab nasıl, nerdeyim, ezelde kaldı izim;
Fırtınalar içinde bu billûr can şişesi!?..
Düşmüşüm bir kuyuya solmuş betim, benizim;
Kan kokan gömleğimde kıyâmet endişesi!..
V.
Aşkınla yanar canım, nabzımın kıyamında;
Bu sevgim öyle öksüz, bu sevdâm öyle yetim!..
Yalnızlık nasıl büyür her günün akşamında;
Garibim tut elimden ey var eden, ey Kerim!?...
VI.
Akıp giden zamandan bir gül düşer, her akşam;
Gam iner, gam yüklenir bu gönül pazarında!..
Nerde yerdeki tahtlar, göklerdeki ihtişam?..
Kaç devrin nefesi var, Mesih'in can darında!?...
Dört yanımı kuşatan ateşgâhın odu mu?
Kana dolmuş yüreğim, kanıyor gül dalında!..
Bu nefsimden ağır yük, bir ömrün feryâdı mı?
Nice tufânlar kopar, bir damla can yolunda!..
Tâ kalbime uzanmış, Hubel'in taş elleri;
Benliğimi kaybettim ocağımda, ilimde!..
Aradım yıllar yılı uyuyan güzelleri;
Çağların gün olduğu, tevhit kokan gülümde!...
Nasıl sarmış asrımı onca sis, bunca duman?..
Dinmeyen bir ağıttır, ayaz vurmuş gülzârım!...
Merhamet eyle yâ Rab, kalmadı derde derman;
Sel almış can evimde, kışa döndü baharım!..
Sana ayandır halim, gören sen, bilen sensin;
Vuslâtın özlemi var umut sinmiş özümde!..
Olan sen, olduran sen, can senin, alan sensin;
Kan revân içindeyim, kayboldum öz izimde!..
Yâ Rab gözümden sızan acım mı, günâhım mı?!..
Yüreğim köze döndü, güle dönsün bu hayat!..
Gökleri oyan âhım, ötede felâhım mı?..
Öteye bende gider, bende dönen kâinat!..
Rıfat Araz
Rıfat Araz şiirleri