Bir İstanbul Hatırası
`gül kokan kadınıma`
kan mı gözyaşı mı dökülen ardımızdan acele acele
gitmeden bir kaç kelam bırakmadı mı ozan
anlaşılır yarınlar icad edilmedi daha
beklemek zor gidilen yol uzak bilirim aşkı
bilirim çekilen çileyi güz akşamlarında
kadın bu sever mi önüne ilk çıkan şairi
hem de günah çıkartmak eminönü rıhtımında
palas pandıras çıkılan aksaray yokuşlarında
her düş teklifsiz sevişmelere gebe
kadın o kadın değişmedi hala istekli şiire
dertleri bir bir katlayıp mendil misali
yuvarlamak beyazıttan kuşbakışı ayasofyaya
ayasofya ki bir kadın asırlardır tapılan
kiliseye cami katıp hadım etmek derdi
vurulan zincirler ona değil kadına itaatsizlik
tapın dilediğince her yer kadın olmuş
cennet kokulu kadınlar sarmış ibadetleri
nasılsa ilahlar olimpostan kovuldu
mitolojik kavgalar esrarengiz anlaşmalar yapıldı
atinada bayram bugün sirtaki molası barlarda
konstantinapolis istanbula kavuştu
tarihçiler üzgün fethedilmedi daha laleli
kadın kokuyor çamlıca, kızkulesi hapis denizde
iran sefareti işgal edilmiş sol açıktan
şahlar padişahlar ve krallar kaçıyor ülkemden
hayat bir kadının peşinden sürükleniyor
tapılacak kadınını arıyor istanbul
kadınsa bakir bir şiir arıyor
bağrı açık surların dibine uzanmış
gökten düşecek bir ozan bekliyor
bilirim aşkı acıdır, kana susamış
kan kusar göz yaşını saklar bebeklerinde
o kadını bir ben tanıdım isyan günlerinden
şah mat deyişini beni her gördüğünde
yıkılmış viraneye dönmüş içtenliğimle
aşkımla yalın duyarsız alay edişini
bilmezdi beklediği şairin kadın koktuğunu
olimpos yok artık terketti sahte ilahlar
boş tapınmalardan vazgeç ozanlar yok
istanbul kadın kokmaz artık satıldı vaftizlerde
gel kollarıma bir şiir yazalım birlikte
kaçalım bu şehirden çölde buluşalım
kadın kokalım bulduğumuz güllerde
düşlerde aşkı yoklayalım kan kokan
acı kokan gerekçesiz kadınlar bulalım
sen benim gül kokan kadınımsın
yüreğim senin dokunaklı nağmelerine açık
tuşlarım son besteni çalman için bekliyor
hadi dokun bana bak herşey değişecek
yalnızlıklar sonsuza kadar tükenecek.
30.07.2001-Dilovası
Mahmut Kuru
Mahmut Kuru şiirleri