kuş/kum ve yaz
boran, fırtına ve sel
herkesin bir coğrafyası var
bilirsin önünde durulmaz gidenin
gezginin haritasını kimse çizemez
sonuna kadar kapanmaz kapılar
varsa bir beklenen
şimdi anladım ki
aroma, su, esans ve şeker
depozitosuz pet bir şişedeymişim meğer
bir gazoz kapağının altında
biraz daha sallanırsam eğer
patlayacağım
boran, fırtına ve sel
maymuncuk şansı olmalı insanda
ne demiryolları saati bir beyin yetiyor
tik/tak
ne de gökkuşağı desenli bir yürek yumuşak
açılmıyor kapalı duran
aşkın uğraştan geçtiği yalan
yalan kapıyı anahtarın seçtiği
boran, fırtına ve sel
bir çift lafı birbirine yakıştırmanın
macerasını sana anlatamam
bu şair adam olsun diye
özel dersler mi aldırmadı babam
közün söze dönüştüğü
bir sırdır saklanan
akarsulara bıraksam
bir damla suya değmez
bu şiirin içinde yanan
bir şarkıya söz olsun diye
bu şiirin kimliğinde tahrifat yapamam
boran, fırtına ve sel
turuncu bir yolculuktur yaşanan
teşviki yok, kredisi ve vergi iadesi
düş alımı karşılıksız yaşanan
ve sürekli kaybeden bir oyunun adı
serden geçerken sallanır
gökyüzümün ağacı
üç elmamı düşürür yüzüne
çıkarken ben kerevetime
elmaları
bir kabzımal doldurur sepetine
boran, fırtına ve sel
hepimiz parklarda mülteciyiz bu yaz
parkların bekçileri bizim gibi kuğular
bir evin kirası ateş pahası
havuzlara kurban edebilirim bu yazı
bekara da vermiyorlar dahası
birkaç mülk sahibi
kim vurduya gider ihtimal
boran, fırtına ve sel
kıyamıyorum yanımdaki kıza
zor zar sorunları var
oysa ben adresimi yitirmişim
operayı geçince sağda
köhne bir binaydı
bilincime yakın bir yerdi
anlaşılmaz
ne yanımdaki kız aşinaydı
ne de elini tutan adamı tanıyordum yakından
kimliğimin ucunu görebildim ancak cüzdanından
boran, fırtına ve sel
duruldu sanırım mızrabım
saçının tellerine dokunmanın yerçekimi yasası
geçtiğim yollarda
sargısından kaçan bir yaraya rastlarsın belki
hızla tırmanıyorum merdivenleri
korkularımdan kaçıyorum kime ne
kat karşılığı avam proje gibiyim
içtenliği olmayan aşk
kasıldığıma bakma
boğazı gören imarsız köşk gibiyim
betonu kurumayan harç
duvarı tutmayan boya
lacivert giysili adamlara
paslanmış demirden bir kuşkuya
dozerlere yem ediyorum kendimi
boran fırtına ve sel
bene hala kapıları aralık
ve bakışları haziran
geceyi ateş böceklerinin evi sanan
yüreğimin orta yerindeki sırça köşk
bahçemdeki sarmaşık dalı
ve hiçbir çocuğa anlatılmamış
peri masalı bir kadını seviyorum
lakin,
ne aklımın çifte su verilmiş çeliği
ne de yüreğimin mavi tüylü ateş kuşları
yetmiyor
açılmıyor kapalı duran
aşkın uğraştan geçtiği yalan
yalan anahtarın kapıyı seçtiği
boran, fırtına ve sel
kaya gibi bir adamdan bu yaz
geriye kalan
biraz kuş (ve) kum biraz
08.07.1996 / ankara
Sedat Kısa
Sedat Kısa şiirleri