Kristal Ve Kırılgan
hep doğduğu yaştadır gözbebekleri
büyütür / büyüyemezsin ama
seni sevgiyle doldurur
baş aşağı ederler sonra
yere dökmeyi denerler içindekileri
yaa kristal bardak
yer çekimine karşı koymak
ööyle kolay değil
bir sabah ansızın
hiç anlaşılamayan bir nedenle
bedenini terk eder gibi
çıkar gidersin
ve bu neden
sana çayda çıra oynamayı
suların altında yanmayı öğretir içindeki ateş
uçurduğun güvercinlerden düşen
bir tek tüy
sana yeter de artar bile
göğün mavi döşeğinde
takla atmayı öğrenirsin
sevişirken konuşmayı
konuştuklarını suyun ana diline çevirmeyi
bir çift gözün kahve rengine
tarçın gibi dökülmeyi öğrenirsin
damarların aralanmaya
hücrelerin bölünmeye başlar
ve bu neden
sana tam da doğduğun yerde ölmeyi vaat eder
seni alaşağı ederler kristal bardak
yaşamak hiç kolay değil
bir gün döner kendine
çocukluğunun geçtiği
eski bir eve
bakar gibi bakarsın uzaktan
ve bu bakış
sakalların uzayıncaya kadar sevişmeyi
gökyüzünü okşamayı
rakıyla şalgam içmeyi öğretir sana
dilek tutmayı
dağ rüzgarlarından kekik toplamayı öğretir
at kestanesinin isim babası kim diye
aklını kaçırırsın
merak kiralık katilin olur
gittiğin yerlere taşırsın
ve bir mezra gibi boşaltırsın kendini
çok çalış/ bakışmaları okumak ömrü uzatır
doğmamış bir çocuğa yürümeyi önerirsin
taksim meydanında
ki onunla yaşıtız şimdi biz
onurun taşınabilir bir pankart olduğunu
başımızın üzerinde
ve katılmanın erdem
aynı yerde öğrendik ikimiz
işte böyle kristal bardak
yaşamak elini açarak
hadi çak, demeye benzemiyor
en zor anlarında bile
yeni doğmuş bir çocuğu
havaya atarak sever gibi
düşmesinden hep korkarak
sektire sektire
sevmeyi öğretirler kendini
21.11.1998 ? safranbolu
Sedat Kısa
Sedat Kısa şiirleri