Şairler | Şiirler

K.

Her sabah bir baska Joseph K.`nin resimleri var gazetelerde.
Satonun bulundugu tepenin eteklerindeki küçük köyde yasiyoruz,
iktidarin asil sahipleri asla gözükmüyor, her sabah kapimizin altindan bir suçlunun resmi atiliyor ve onlarin suçlu olduguna, suçlu olduklari söylendigi için inaniyoruz. Evlerimizden suçluyu parçalamak için çikiyoruz, birbirimize `Suçluymus` diyoruz, suçlunun öldürülmesini istiyoruz, efendilerimize suçlunun öldürülmesi için yalvariyoruz.
cccccc
Kafka`nin yazdigi romanlari okur gibi yasiyoruz.
Kafka`nin roman kahramani Joseph K. bir sabah uyandiginda evine gelen iki adam onun `suçlandigini` söyler ama neyle suçlandigini söylemez. Joseph K.`nin suçlulugu iki adamin onun `suçlu` oldugunu söylemesiyle baslar. K.`nin neyle suçlandigi belli degildir ama daha da önemlisi onu kimin suçladigi da belli degildir.
Bir zamanlar Avrupa`nin bütün simyacilarinin onlara ayrilmis bir mahalledeki birbirine yapismis basik evlerde kükürt dumanlari arasinda bakirdan altin yapmaya çalistigi, çaglar boyu her kösesinde bir baska efsanenin anlatildigi, cinayet hikâyeleriyle, öldürülmüs kadinlarla, basi kesilmis tüccarlarla, hortlaklarla dolu bir geçmise sahiplik eden dar sokaklarla, sivri kuleli evlerle örülmüs, kislari gri bir gökyüzüyle kapli, Ortaçag simyacilarinin kükürt kokularini hisseden bir sehirde, Çek bir babayla Alman Yahudisi bir anneden dogan Kafka, ne tam bir Çek, ne tam bir Alman, ne de tam bir Yahudi olarak, bütün hayati, dogdugu sehir gibi karmakarisik dar sokaklarla ve çikmazlarla dolu görerek yasadi.
Kafka da, hemen hemen bütün yazarlar gibi, inanilmaz bir vicdan azabi çekiyordu, günlükleri, `korkunç basagrilari` ve `yeteri kadar yazamamanin` acilariyla doludur; hiçbir yazarin günlügünde bu kadar çok `basagrisi`ndan yakinildigini, `Yazmak için isten izin aldim ama üç günü yine yazamadan geçirdim` türünden sikayetlerin bunca sik tekrarlandigini okumadigimi söyleyebilirim.
Dagilmaya hazirlanan bir imparatorlugun neredeyse hiç kimsenin sahip olmadigi bir sehrinde, bunaltici bir bürokrasinin çarklari arasinda bir memur olarak yasamak zorunda kalan, kadinlarla iliskilerini tam düzenleyemeyen, genelevin önünden `sevgilinin evinin önünden` geçer gibi geçen, çok genç yasta verem olan bir yazarin bize biraktigi romanlar, bugün Kafka`nin yasadigi yerlerden çok uzakta, o kültüre çok yabanci bir kültürde yasayan bizlerin hayatlarini anlatiyor. Kafka iki büyük romaninda, Sato ile Dava`da kahramanina ayni adi vermisti: Joseph K.
Soyadi bile olmayan bir adam.
Soyadi hemen silinecek gibi gözüken tek harfe indirilmis bir adam.
Bu tek harfli insanin maceralarinin anlatildigi romanlari birer karabasana çeviren, bence, bu romanlarda gizli iktidarin sahiplerinin asla görülmemesi, onlara asla ulasilamamasiydi.
Sato romaninda, bütün köyün efendisi olan kisilerin oturdugu satoya ulasmak, o insanlari görmek mümkün degildir, yalnizca onlari temsilen köyde dolasip herkesi gözetleyen iki adam vardir. Dava`da ise, K.`yi suçlayan asil otorite hiç gözükmez, burada da o otorite adina suçlulugu ilan eden iki kisi görülür.
Otoritenin ve gücün kaynagi görünmezligindedir.
Iktidarin gerçek sahipleri her türlü insani iliskinin, elestirinin, suçlanmanin disindadir; onlar istedikleri zaman adamlariyla size ulasabilir, sizi asagilayabilir, sizi suçlayabilir, sizi tutuklatabilir, hatta Dava romaninin sonunda oldugu gibi sizi öldürtebilir ama, siz onlara ulasamazsiniz.
Iktidarin en korkunç biçimi görünmeyen insanlarin elinde olanidir.
Onlar sizi görür, siz onlari göremezsiniz.
Onlar hakkinda fikir yürütmeniz, onlara direnmeniz, baskaldirmaniz mümkün degildir.
Aynen bizim hayatimizda oldugu gibi, asil efendiler derinlere saklidir, ortada gözükenler onlarin temsilcileri, usaklari, emirberleri, cellatlaridir. Hayatimizi keskin bir inançla korkunç bir süpheciligin üzerine kurmamizdir bu karabasani vareden sir; satodakilerin kudretine, söylediklerinin dogruluguna körü körüne inanir, kendimizden ve satonun disindaki herkesten dehsetle kuskulaniriz. Suçlular görünmeyen iktidar sahipleri tarafindan suçlandiklari için suçludur; suçlu olmak için suçlanmak yeter.
Birisi suçlandiginda onun suçluluguna hep birlikte inaniriz, hatta suçlanan bile, hiçbir suçu olmadigini düsünse de sonunda kendinden kuskuya düser, agir agir kendi suçluluguna inanir, sonunda bu karabasandan kurtulmak için kendi ölümüne yürür; görünmeyen bir iktidarin tutsakligini kabul edenler için yok olmak belki de tek kurtulus yoludur.
Iktidarin ortada dolasan adamlari satodakilerin kudretini ve bizim korkumuzu besleyerek büyütür.
Bizi yok eden satonun gücü degildir; bizi yok eden kendi güçsüzlügümüzdür.
Hayatimizin üzerine kapanan baskiyi öylesine korkunç kilan, bir karabasana çeviren, bütün kurtulus yollarini kapatan, bizi çaresiz birakan bizim o baskinin bir parçasi olmakta gösterdigimiz ölümcül basegistir.
Biri suçlandiginda digerlerinin onun suçlu olduguna hemen inanmasidir. Hatta, kendilerine bir suçlu gösterilmesini istekle beklemeleridir. Biri suçlandiginda bütün dostlari, tanidiklari, hatta Dava romaninda oldugu gibi akrabalari hemen suçlayanlarin yaninda yer alir, bu suçlamadan kendilerine bir zarar gelip gelmeyecegini hesap ederler.
Suçlanan terkedilir.
Kimse korumaz onu.
Kimse sahip çikmaz.
Esas suçlularin satodakiler olabilecegini aklimiza bile getirmeyiz.
Soyadlarimiz hemen silinebilecek bir tek harfe indirgenmistir.
Herhangi bir sabah bizim de kapimiz çalinabilir, neyle suçlandigimiz söylenmeden biz de suçlanabiliriz ve biz, bizi suçlayanlara yaranmaya, yok olurken bile onlara kendimizi begendirmeye ugrasiriz.
Bir suçlu bulunduguna, suçluyu saptama hakkinin da yalnizca iktidarin görünmeyen sahiplerine ait olduguna olan inancimizdir bizi güçsüz kilan.
Her sabah yeni bir suçluyla uyaniyoruz.
Her sabah bir baska Joseph K.`nin resimleri var gazetelerde.
Satonun bulundugu tepenin eteklerindeki küçük köyde yasiyoruz, iktidarin asil sahipleri asla gözükmüyor, her sabah kapimizin altindan bir suçlunun resmi atiliyor ve onlarin suçlu olduguna, suçlu olduklari söylendigi için inaniyoruz.
Evlerimizden suçluyu parçalamak için çikiyoruz, birbirimize `Suçluymus` diyoruz, suçlunun öldürülmesini istiyoruz, efendilerimize suçlunun öldürülmesi için yalvariyoruz.
Çünkü, suçlular suçlandiklari için suçludur.
Çünkü biz kaybolmakta olan bir memleketin sahipsiz sehirlerinde eski simyacilarin kükürt kokularini içimize çekerek yasiyor, görünmeyen efendilerin karanlik gücüne boyun egiyoruz.
Çünkü biz Joseph K.`yiz.
Soyadlarimiz artik tek bir harf.
Silinmeye hazir bekliyor.

Ahmet Altan

 

Ahmet Altan şiirleri

 

Populer Şairler