Neden? !
-Bilinmeyen anlar danışma servisimize hoş geldiniz?
Acıları kaydedebilmek için lütfen kağıt ve kaleminizi hazırlayınız?-
Yüzün karanlıktı aşk adını ilk kullandığında.
Soyadsızdın,
üç isimsizdin,
bensizdin?
Yakışıyor mu demiştim,
yakışmaz demiştin.
Sadece aşk, o üç harf?
Denizleri kabartamaz,
kısa cümleler yazılmış kağıttan uçaklar olamazdın
lise sıralarının birinden birine sürüklenen?
Artık hiç kimsenin bana kızmaya yok hakkı
ve asla asılmayacağım sorumsuzluğumun bedeli olarak.
Seni ben yarattım,
beni en hassas yerimden vur diye mi?
Sana hep doğruları söyledim,
bana uzak ol, kısa kal, çabuk sıkıl
ve minettarlıktan başka birşey hissetme diye mi?
Seni huysuz gökyüzü yüzlü sevgilim?
Seni, umrunda olmadığından daha çok seviyorum.
Yüzünde şimşekler çakıyor,
kuzular otluyor,
yüzünde bir yıldız boyut değiştiriyor,
biri beni istiyor.
Biri var yüzünün bir köşesinde,
sana sırılsıklam,
bana mahmur bakışlı?
Bu da o değil,
o da bende değil?
Hava azgın bu akşam üstü.
Bir sigara yakmak için tam dokuz kibrit harcadım.
Dokuz kibritle ne yapılır biliyor musun?
Senin ve benim isimlerimin baş harfleri?
İyi misin?
Çok mu telaşlandırdı bu hallerim seni?
Sence kafayı mı yedim?
Sence sen bana kafayı mı yedirttin?
Yani insan yaktığı kibritlere acıyorsa,
içi acıyorsa insanın o kibritlerin kirli masalarda duruşlarına,
-senin gibi, benim gibi, ayrı ayrı-
deli midir?
Psikopatlığı sen anlatmıştın bana,
duraksamadan ve beni işaret edip,
?senden söz etmiyorum? diyerek?
?Mesela? demiştin,
?Uykularında huzursuzsa insan??
Biliyordun,
senden beri huzursuz uykularım.
?Yapması doğasında olanı yapmıyor da, başka şeylerin doğasına özeniyorsa??
Martılar yüzüyor sevgilim.
Onlar balık değil, değil mi?
Onlar psikopat mı?
Onlar aşık mı yoksa?
İster inan ister inanma doğamda senden başkası yok?
Aramızda tek bir gerçek var.
O da ortak hayellerimiz.
Geçmişte kalmış bile olsalar,
şu anda sana uzak,
bana teğet,
kimsenin umrunda olmayan,
varlığından, yokluğuna oranla daha nadir sözedilebilen,
sıradışı hayeller.
Sen bende hep birilerini mi aradın gerçekten?
Yazıklar olsun bana?
Ve başkalarında aradığında bulduğun benlerle yetinmek zorunda olmanın acısı,
işlediğin büyük günahların bedeli olmalı?
Yani aşkım,
yazık oldu bize?
Seni dikkatlice temize çekmeliyim,
noktalı,
virgüllü,
büyük harfli cümlelerde?
Aslında biliyorum bu acı bitmeyecek,
ama ben deneyeceğim.
Somut bir ismin kalmayacak yine içimde?
Aslında bu anı bu an yapan
herşeyin böyle olacak olması?
Senin burada olup,
hiç buralarda olmamış olman kısacası?
Laflarını fırlatıp bir ok gibi yüreğime
henüz ayrılmıştın yanımdan.
Telaşın,
gözlerindeki ?oh olsun? rengi,
ellerinin terleyişi,
ve küfürlerindeki incelik yeni bir aşkı işaret ediyordu.
Anlamakta olduğum,
anlamaktan korktuğum şeylerdi bunlar?
Henüz soğumamıştı koltuğumdaki sıcaklığın.
Yine tam zamanında gitmiştin işte?
Eee, bu yaştan sonra ?kal? demeyi bir seferde başarabilmem imkansızdı,
kalmazdın zaten sen de?
Esirgemiştin kendini,
o pırıl pırıl günden.
Sen geceydin, ben gündüz.
Hiç buluşamayacaktık?
Yazık ki bunu yeni yeni anlamıştık?
Bir tek bana aittin artık.
İnsanın yokluğu çok kişilik değildir çünkü.
Ben de hep tektin zaten.
Hayatımın hep teki olacaksın,
gerçi bu sana hiç yetmedi, yetmeyecek de ama,
canım ne zaman bir hüzün çekse seni bulacağım.
Sen biraz onda, biraz bunda?
Ama bana doğru kayacaksın.
Seni çeken hep zıt bir kutbum olacak,
buna sen bile karşı koyamayacaksın.
Birkaç, kenarı kıvrılmış sayfalardık birbirimize.
Önce sen, evet evet hep sen vardın?
Aslında herşeyi senin iyiliğin için yapmıştım.
Meryem ana gibiydim.
Polyanna gibiydim,
Hedie gibi çoraktım.
Falım açıktı,
açan da bendim, kapayan da ben olacaktım?
Sen nasıl gidersin,
bir elin beni hafif hafif okşayıp haz alırken, bir gözünde yeni bir hayalle?
Sana şimdi sen orospusun desem,
bununla övünürsün,
buna izin veremem.
Sonunda bende kendini öldürürsün,
buna gelemem.
Ne kadarda kalabalıksın için dışın binlerce,
hepsi böcek gibi üşüşen tenine?
Bildiklerin ve bilmediklerinden binlercesi.
Ne kadar da çoksun.
Ne kadar da çocuksun.
Abeceni çözemedim, ne diyordun?
?Sana aşık değilim?? !
Herkes anladı beni bu gün.
Az önce yanıbaşımdaki masadakiler de gülümseyip gittiler.
Saatlerdir yazıyorum burda,
görüyorlar, anlıyorlar.
Anlamamak için aptal olmalı,
anlamamak için sen olmalı.
Garson da hak verdi,
kulağımdaki ?otherside? da.
Ansızın kucağıma atlayan kediye de anlattım çaresiz durumumu,
ne dese beğenirsin,
unut O'nu?
Aşk beni ben yapan nedenlerde bebeğim.
Bana aşık değilsen,
bu senin sesinin kısıklığından.
Tüysüz bir çocuksun sen,
ilk gençsin.
Bana aşık değilsen toyluğundan.
Hayatta kaç kere dönüp dönüp dönebileceğin birine rastlarsın ki?
Kaç kere içine kramp girer de
en yakın tuvalete zor atarsın kendini?
Kaç kere araladığında birini
aralarsın o anda kendini?
Dokunduğunda bana bir dünya oluyorum ben.
İçimden, istesem binlerce doğal afet çıkabilir gibi sanki.
Kaç kere böyle depremlere şahit olursun ki?
Kaç kere yaşamın kıyısına getirir kadınlar seni?
Yada hangi kadında kendini
bu kadar çaresiz,
bu kadar hüzünlü,
bu kadar çok bulursun ki?
Aşk seni sen yapan nedenlerde bebeğim.
Bana aşık değilsen,
bende değil sen de kalmamış benden birşeyler.
O zaman neden hala burdasın?
Niye hala bu kahrolası masada
çayıma, müziğime,
kitaplarıma ve aşkıma eşlik ediyorsun?
Neden defol muyorsun?
Neden? !
Ece Karaboncuk
Ece Karaboncuk şiirleri