Anadolu Garı
Üç çeyrek ötede, dediler
Köşedeki binayı dönünce
Tam karşıda silueti durur, dediler.
Yürüdüm, ulaştım ince bir kuytuda yolun sonuna
Vardım sivri çatılı binanın tam kıyıcığına,
Bilmem gayrı ötesini, Anadolu da bir taşra garı
Gözümde büyüdü oracıkta, o kasvetli binası,
Dediler Alman bir mimarın eseri
Gayrı bundan böyle hep aynıymış ötesi,
Durdum baktım konuşmak ister gibi
Demir yolların arasında şöyle oyun oynar gibi,
Ne bir kuş sesi ne de bir rüzgar esintisi
Sessizlik ve mor ötesi ufkunda makasların
Sadece çalışır durur birkaç demiryolu işçisi,
Mevsimlerden hazandı zemheriye ne kaldı
Değişiminde haykırırken benliğini
Bir mevsim gelin duvağıyla
Bekleme salonunda yanar dururdu kıpkızıl bir sobası
Etrafında bekler tulum giymiş bir iki duvar ustasıyla,
Bir köşede kasketi elinde, darmadağın saçlı bir adam
Katlı ceketine yaslamış başını, uyur da uyur
Basma entarili bir köy kadını
Yanında el pençe divan bekler durur,
Kucağında ölümsü yolları aşmış zayıf bir bebe
O körpe anacığını, gizliden gizliye emer emer,
Daha posta trenine iki saat var, dediler,
Kasketi yan dönmüş yaşlı adam, yüzünde çizgiler,
Anadolu Garında, posta trenini beklerken birer birer.....
Selçuk Yılmaz
Selçuk Yılmaz şiirleri