Elif'e
Sen varken,
Tepeden tırnağa şiirdim sana.
Sesimle şarkı,
Gözlerimle, bir aşk hikâyesi.
Yüreğimle destan.
Ellerimle mevsimler.
Ayaklarımla, sana gönüllü hicret.
Dudaklarımla, nar-ı sevda.
Ve tüm bedenimle, sana kul.
Ankara, Bursa, İzmir, İstanbul,
Hatta haritalarda kaç şehir varsa,
Duymadı, görmedi, bilmedi,
Ve hatta yaşamadı, yaşatmadı,
Böyle bir sevdayı sokaklarında.
Ağrı, Erciyes, Toroslar, Uludağ,
Doruklarında dahi hissetmedi bu yüceliği.
İnceliği,
Önceliği,
Niceliği,
Hiçbir roman anlatamadı,
Hatta anlamadı, cümle yazarlar.
Mezarlar, hasretle beklediler,
Böyle sevdakar bir mevtayı.
Hiçbir şair koymaya cesaret edemedi,
Böyle bir sevdaya noktayı.
Hiçbir bestekâr, dile getiremedi,
Tele götüremedi,
Böyle bir sevdayı seslendirecek notayı.
Hiçbir ressam, fırçasına güvenemedi.
Renklerin yüreği yetmedi.
Tuval kabul etmedi.
Böyle bir sevdayı resmetmeyi.
Bir aşk için,
Bin şiir yazan kalemler,
Kelimelere dökemediler diye, böyle bir sevdayı,
İntihar ettiler.
Böyle bir sevdayı,
Yaşamayanlar küfrettiler.
Sevenler kahrettiler.
Sevilenler ah ettiler.
Sen yokken,
Ben nefessiz,
Hevessiz,
Sessiz kaldım.
En derine, vurguna, düşüncelere daldım.
Daraldım.
Bunaldım.
Bir başıma kaldım.
Uykuları kaç parçaya böldüm.
Odalarda dört döndüm.
Her saat başı,
Kaç kere yandım, söndüm.
Sabah akşam kaç kere öldüm.
Hep ağladım, hiç güldüm.
Resminin karşısında,
O bakışınla savruldum, kavruldum.
Yoruldum, döküldüm.
Şimdi,
Sesim kırık.
Ellerim soğuk.
Ayaklarım isteksiz.
Dudağımda, uçsuz bucaksız bozkırlar.
Yüreğim köhne.
Ve ben,
Sararmış sayfalara tutunmaya çalışan,
İhtiyar bir şiir.
Hala mısralarıma, efkâr ekliyorum.
Silinmek için sarı sayfalardan,
Vaktimi bekliyorum.
Kalmadı kelimelerin arasında ki,
Pırıltım, tılsımım, sihirim.
Ben artık, belleklerden kovulmuş,
İhtiyar bir şiirim.
Erdal Okuyucu
Erdal Okuyucu şiirleri