Kalemin Ağlatırsa Hüznü!..
İhtilal büyütmeye hazır bir gecenin
Sabahında çözülmüş kirpiklerim.
Hüzün kokan bir güldü annem
Taşıdığı yükü Eylül`e teslim etmesi bu yüzdendi.
Ayaklarına koyduğu yastıkta sallayarak uyuturdu.
Elleriyle başımı okşaması,
Bir güvercinin kanatlarıyla yavrusunu örtüp
Uyutması gibiydi.
Oyuncaklarımın kalem olduğunu anladığım zaman
Çocuk olduğumu anlamıştım.
Ve ne zaman ki kırdılar kalemimi,
İşte o zaman büyüdüğüme karar verdim.
Kalemimi kırmışlardı oysa,
Çocukluk oyuncağımı kırmışlardı.
Derken, aşkı öğretmeye çalışıyordu birileri.
Yarı hüzün,
Yarı sevinç çığlığı atmayı öğretiyordu,
Böyle olmalı diyordu!
Giderken,
Öğrettiği aşkı,
Unutturmayı öğretmeden gidiyordu.
Nikotine alıştırdılar sonra,
Ben yürüdükçe, uzayıp giden
Gece lambalarının aydınlığında
Havaya kalkardı tütün dumanları...
Yoruldukça mısralar dökülürdü düşlerimden.
Ve ben geceye döner ağlardım,
Hüzün ağlatan kalemimden!..
Sonra şairliğimi haber veriyordu kanayan yanlarım...
Kanayan yanlarım,
İçimde koşan küheylanları dizginliyordu.
Güneşin batışını düşlerdim
Üniversitenin kalabalık yollarında...
Çayımın deminin koyu olması bundandı belki.
İstanbul`u neden çok sevdiğimi
Anlayamadım bir türlü,
O da anlayamadı.
Aşkı öğretenler çekip giderken,
`Bu böyle olmalı` diyordu.
Öğrendiğimi unutmadığımı,
Dünyanın bütün annelerini sevdiğim
Ve ülkemin bütün kızlarına ayrı ayrı
Aşık olduğum gün hatırladım!
Yine bir gece vakti
Kalabalıklar ortasında bırakıp bedenini,
Yalnız bir odaya götürdü ruhunu dedem.
Miras olarak bana
Hayatın acılarını bıraktı ardından...
Ve ben,
Ben kalemimin kırıldığı gün kırdım acıları,
Orada,
Kırık dökük hala!..
İdris Elibol
İdris Elibol şiirleri