İstanbul Sevdası
Kara gecenin kirli koynunda
Sessiz çığlıklarını duyarım
Yedi asırlık bir sevdanın
Solmayan gülü İstanbulun
Nur kokulu mezar taşlarında
Tarihim canlanır görürüm
Yaşlarımdır sanki akan boğazda
Gönül soframda şimdi
Yudum yudum içtiğim İstanbul
Kaç gece gezdim kimbilir
Yüz sürmek için mabedlerini
Kaç gece dertleştik seninle
Yaparak tarihin muhasebesini
Hani bir gece ben ağlarken
Gülümsüyordun yakamozlarında
Teselli etmek için beni
Yalılardan gelen fasıllarını
Düşürmüştün gönül telime
Yanımda buluvermiştim birden
Hacı Arifi Itri Dedeyi
Ne gam kaldı gönlümde
Ne zulmeti taş binaların
Tuttum yakamozları bir bir
Başına taç olsun istedim
Bulamadım sana verecek kıymet
Ne gerek vardı kıymete
Kıymet sen olsa gerek
Varlığın dünyaya letafet
Varlığın müjdelendi gülün dilinden
Sevda oldun yaktın Leyla gibi
Ne güzeller şehid oldu
Eteğinde aşk kokulu kucağında
.......
Bir benmiydim sana sevdalı
Uykusuz gecelerde sereserpe
Bir benim mi düştün gözlerime
Bir ben mi hasretim sana
Karadağların kara tepelerinden
Aşkla sana feryad eden
...........
Neydi beni sana aşık eden
Severek sapladığım hançerim
Nasıl da kuruldun keyfince
Gönül sarayına güzelliğinle
Yönleri unutturdun bana
Bilmem artık bundan başka
İstanbula doğru İstanbuldan beri
Yolları kimin çıkar Romaya
Seni sevemeyen sezara
Verirmiyim haklarını artık
Hak senin nazlı gülüm
Yollar senle başlar biter senle
Beni dizelerimde gönlünle dinle
.......
Kaç kere geldim kapına
Kaç kere naz edip döndürdün geri
Nasıl da vurulmuşum bilmem
Yine de severim nazını işveni
Bir kuru ekmek kapında
Yeterki sana bakaydım doya doya
Gah çıkaydım Çamlıcaya
Gah koynunda boğazın
Küçüksuda şarkısını martıların
Dinleyeydim en içli şarkısını
Sadabatın Hasbahçenin
.........
Ey güzeller güzeli büyük sevdam
Çağır beni uzaklardan
Koşarak bir çocuk gibi koynuna
Ağlayarak mecnun gibi dizinde
İzin ver yaşvarayım mabedinde
Mermerinde taşında
Sebil diye aksın gözyaşlarım
Sevda çeşmesi desinler
İstanbulun Sevdası
........
Muhammed Mahnovi
Muhammed Mahnovi şiirleri