Umut
ayrılık hüznü buymuş demek:
usul usul ilerliyor,
başı
öne eğik
uzatsan elini tutamazsın artık
derin ve ağır bir sis kaplamış ortalığı
çoktan karıştı o,
gecenin sessizliğine
zaten görünmüyor da,
gözyaşında
bulanık bir siluet
ayaklarını sürüyor besbelli
sesi kulaklarında
yürüyorsun yalnız başına
gökyüzüne birlikte uçurtmalar çizmiştiniz hani
son defa,
uzandığınız soğuk betondan
ama size sıcak ve ıslak
ve yeşil evet yeşil
çimenler gibi geliyordu o yatak
paylaştığınız,
birlikte tüttürdüğünüz
sigara da elinde kaldı
boğazından geçmiyor değil mi?
hasret dumanı tıkamıştır
anılar hüzünle başbaşa bırakıyor seni
düğümlüyor boğazını
yaşlar kolay akar şimdi
bırakıverirsin
gözlerine bakacağın biri
yok artık
zor gelirdi
ne kadar dirensen de
türküye başladığında
umut
umut
umut
nereye kadar?
Sırtında ayrılığın soğukluğunu hissederken
oysa
o gözlerde dağlar tüterdi
kuruturdu gözlerinin nemini
bakışların sıcaklığı
mum alevin
karanfil kırmızısına karıştığında
bir güvercin gördüğünde
süt beyaz
yağmurda toprak kokusu
alıp seni
taşıdığında gökkuşağının ötesine
bir sıcaklık hissedersin teninde
belli belirsiz
eline biri dokunuyordur:
yüreğine güven verir
yanağında halen sıcak bir öpücük varsa
umut akarsa
yaşların yerine
birdenbire
bil ki o, sise karıştığı yerdedir
bil ki elini uzatmıştır sana...
görürsün
sürmez ayrılıklar uzun
umut var ya...
temmuz ?96
Ufuk Candar Foya
Ufuk Candar Foya şiirleri