Kırık Ayna
( yalnızlık sırça köşküm cama dayanmış burnum
hava puslu bulutlu efkarıma çeyrek var )
sen istanbul gibisin helin
bazen karaköy iskelesinde akşam simidi satan
sümüklü bir çocuğun avucunda biriken umut gibi
sıcak sıcak taze ve çıtır çıtır hevesin
bazen sultan ahmet camii`nin avlusunda yemlenen
gri bir güvercinin kanadında ışıldayan tüy gibi
ürkek kırgın ve tedirgin gözlerin
bazen pera palas`ın müzelik aynalarında gezinen
koyu kırmızı rujlu bir kadının
kalın dudaklarında patlayan kahkaha gibi
zilli neşeli ve şen şakrak bedenin
kah eminönü kaldırımlarının nemli zemini gibisin
kah varoşların kahpe soğuğundan daha keskin ve derinsin
sanırım topkapı`yı değil de
bab-ı ali yokuşunu tırmanıyor o inatçı yüreğin
sen istanbul`un ta kendisi gibisin
sanki beyoğlu nostalji tramvayın vatman amcası gibi
ya da izlediği yol güzergahın rayları kadar kesinsin
ya da haydarpaşa garında bekleyen yolcular kadar kentlisin
sen marmara denizinin dalgalarında çırpınan yakamoz
bir balıkçı kayığın şıpırdayan yarım küreği gibisin
yahut sabah saatin beşinde bir köhne işkembecide
çakırkeyif bir çorba içimi kadar sade ve sakin
yahut yerebatan sarayı`nın dehlizleri kadar karanlık
galata kulesinin odaları kadar gizemlisin
helin saki şarap güzelim
sen yalnızlıkta dolmabahçesaray`ım
sen cama dayanmış kırık burnum
beyaz puslu bulutum
hava sağanak yağmurlum
sen efkarıma çeyrek kala kadar güzelsin
sen istanbul`un ta kendisisin
Halil Pazarlı
Halil Pazarlı şiirleri