Süleymaniye'de Bir Padişah
Şam'dayım Vahdettin'in mezarı başında,
Son padişah yazıyordu mermer taşında.
Talihsizin kabrinde hep düşündüm durdum,
Yaş akar diye gözlerime kepenk vurdum.
Sonra Osmanlı'nın hatırası canlandı,
Tarihi şanlıydı kalbim heyecanlandı.
Koşmuştu ataları fetihten fetihe,
İstanbul böyle yar olmuştu genç Fatih'e.
Sonra Kosova,Mohaç,Zigetvar,Kanije,
Daha ne Viyana'lar bekliyordu nice.
Papazının cübbesine sarığı tercih,
Başka şeye değil adalete müteveccih.
Tahakküm etmediler inancı,kelamı,
Vurdular beldelere mührü İslam'ı.
Böylece yüzyıllarca hükümran oldular,
Zulme hasım,mazluma uzanan koldular.
Koca Akdeniz,sanki göl olurdu bize,
Barbaros tayfasıyla indi mi denize.
Bir bir alındı üç kıtada onca toprak,
Akıncı geçince rüzgar gibi koparak.
Tevhiddi macun,tüm renkler,ırklar hem fikir!
Giremezdi araya, hiç bir nifak ve de kir!
Sünnetullahtı cümle faninin zevali,
Bitmekteydi Osmanlı'nın devri kemali.
Bir kere bozulmaya görsün hele sükun,
Fitne uykudan uyanır da eder sökün.
Saçıldı Garptan mikrop gibi ırk belası,
Yıkılıp gitti ümmetin gönül kalası.
Mikrop vere vere ettiler hasta adam,
Toptan çullandılar üstüne yasta adam.
Su almaktaydı her gün, batıyordu gemi,
Vakit altı asırlık çınarın son demi.
Güneş batarken kim padişah,ne fark eder?
Sultan Kanuni olsa, değişir mi kader?
Dört bir yandan kuşatılmıştı bir kez millet,
Babı Ali hiç görmemişti böyle zillet.
Kurt kocarsa maskarası olurmuş itin,
Lafzı sorulur mu Haçlıya hamiyetin.
İşte böyle bir dönemde başta Vahdettin,
Ortada ne vatan kalıyordu ne de din!
Zevalde padişahlık yeter kabahatmış,
Devlet çökerken düşmek,Vahdettin'e bahtmış.
Yüklemişler iki yüz yıllık suçu ona,
Kalmakmış bütün suçu,herkesten en sona.
Payitaht ki sinirleri kesik bir beyin,
Bu beyin ki tarumar,hilafete değin!
İstanbul üstünde bulutlar kara kara!
Yeni bir yol çizdi tek başına Ankara!
Çökmekte devlet,ümmette gidince birlik,
Israr kuklalık,güç işgalcilerle dirlik!
Eli kolu bağlı,çaresizdi Vahdettin,
Ne kader? Onunla son buldu vahdeti din!
Vahdettin'in hicretiyle bir destan bitti.
Tarih şahit ki koca Osmanlı yiğitti!
Malta,Mekke,San Remo,zor gurbette vefat,
Zaten ne padişahlık kalmıştı ne sıfat!
Hiç tenezzül etmezdi mücevher taşına,
Ukbaya giderken haciz geldi nâşına.
Haciz nâşa değil, payitahta konmuştu,
Ona hain diyen çok dimağlar donmuştu.
Defnine bir yer bulunmuştu darül İslam'da,
Makamı Süleymaniye avlusu, Şam'da.
Ha İstanbul,ha Şam'daki Süleymaniye,
Her ikisi de Mimar Sinan' dan hediye.
Vahdettin'in kabrinde hep düşündüm durdum,
Yaş akar diye gözlerime kepenk vurdum!
08.03.2006
Bu şiir Somuncu Baba Dergisinin 77.Sayısında yayımlanmıştır.(Mart 2007)
Mehmet Sertpolat
Mehmet Sertpolat şiirleri