Üşüyen Et Sıkılan Dünya
Üşüyen et sıkılan dünya
Elini tutunca olanca hızımla sen oluyorum
bırakmamacasına kavrıyorum
ısınıyorum,
kadın olman hoşuma gidiyor o an
bir sevişmek geliyor ki anlatamam
sonra korkuyorum hep dudaklarına dokunmaktan
yine aynı tat yine aynı koku varmış gibi
o anlamsız rüzgarlar yeniden esiyor,
yalnızlık
gecelerin yırtan sesi
gözlerin rengi
masalların yalancı sonları
düşlerin yok oluşu
hepsini görüyorum
bir de bu rivayete sensizliği ekliyorum
ikiyle çarpıyorum bilmem kaç ekleyip
satıyorum
sat
tım...
bir kalp nasıl kırılırsa öyle
belki de öylesine
anlatamadım dercesine gidiyorum
geride bırakamadıklarım anlatıyor
yalnızlığı
mutlu edemediklerim bakıyor arkamdan
hiç inanmamışlar bana
başaramadım, biliyorum
ben de
bu yüzden gidiyorum...
söylemekten korktuklarım an olup karşımda
yıldızlarım dediklerim bilinmezliği istemekte
bense bilinen olduğum için hep
uzakta
istenmemekte...
ah sancılar, doğurgan değilim
ama yırtılırcasına sevgi doğuruyorum
adını bilmiyorum,
sen koy manolya
kır çiçeğim
uzak doğudan bir kardelen...
taş bağrımın sonsuzluğu
bir de senden duyayım yalnızlığı
yeniden başlamanın esareti
dinle bir de ben anlatayım bu hikayeyi...
derinlerde bir adam
üşütecek giymezse kefeni
bir toprak anlatmazsa derdini
nasıl çıkacak başa karamsarlık
tenlerin ılık sularda gidip gelen bakışları,
bir mısrada anlatılacak gibi değil
üşüyen et sıkılan dünya...
ağırlaşacak kirpiklerin ıslandıkça,
göz kapakların taşıyamaz hala gelecek onları
kapanacak gözlerin
kimse göremeyecek ağladığını...
hani bir uyumadır dalıp gideceksin
rüyalar;
dağlar, kırlar göreceksin
çiçeklerin arasında yürümeler,
alabildiğine kızıl bir gökyüzü
bulutların arasında kalpler...
çocukluğunu hatırla ak sakallı dede
senin adını kim koydu akıl verirsin
yeni doğuranlara...
kabusların arasında
karanlık bir koridor
tam terlemeye başlarken uyanırsın...
o sabah
sanki hiç uyumamış gibi açılacak perdeler
derken içeri ilk gün ışığı girecek
aklında yine dün geceki sevişmeler...
Cevahir Evren
Cevahir Evren şiirleri