Yürüyüş Şiiri
Yoksunluklarıyla kendilerine hapsolmuş
sancıları kendinden menkul insanlar görüyorum.
Görüyorum kentin sokak aralarına
ve meydanlarına birikmiş tortularını
kentsoylu direnişlerin.
Geçmişiyle kendini haklı kılma gayretindeki,
ütopyaları
temennilere hapsolmuş tutkuları görüyorum.
Ve yürüyorum.
Ben kentimin şirini yazmak istiyorum.
Tutkunun ve yenilginin çemberinden geçmiş
sorular sormak istiyorum hayata
yalnız kendi meydanına çıkmasın istiyorum her sokak
ve kimi zaman
cevap bulmak istemiyorum sorularıma.
Sığınabileceğim bir tek şehrim var şimdi,
ellerimde, kendine sığıntı bir şehir.
Ne açıyor yüreğini yeni aşklara,
yitik bir aşkın ıstırabıyla,
ne de bulvarda ıslık çalmaktan vazgeçiyor hala.
Son yalnızlığıma çekilme gayretindeyim şimdi.
Hep isimsizliğe mahkum kıldığım,
sokaklarını geziniyorum kentin. Neden?
Tüm sokaklarına sığınmaya çalıştığım bu kentte,
bir fısıltıyla belki,
aranmalı ve aramalıyım kendimi.
Çünkü ne sığıntı olmayı kabullenebilirim,
alanlarına kentin, ne de sığmayı.
Bir kentin şiirini nasıl yazmalı şimdi?
Benim olan bir ıslığı nasıl çalmalı?
Anıların, efkarın, yalnızlığın darboğazında,
tek tek isimler arayarak sokaklara,
benim olan bir kenti mi istemeli,
yoksa hiçbir şeyi mi?
Belleksiz bir ömürden dönmedeyim ve,
ya haketmeliyim kentimi
kendimi haketmemeliyim ya da.
Kaygısız Barış
Kaygısız Barış şiirleri